Köye gelmeden Tercan'da bakkal işleten ve aynı zamanda köylümüz olan Ali Ekber ÜLKER dede'ye misafir oldum. Bu arada Tercan'ı dolaşma imkanı buldum.
Tarihi bir ilçe olan Tercan'ın eski ismi Mamahatun.Büyüklerim geçmiş günlerden bahsederken sıkça bu ismi duyardım fakat Tercan'ın eski ismi olduğunu yeni öğrendim.
Bakkalda rastladığım köylülerimle köye gitmek üzere yola çıktık.Köye vardığımızda hava kararmıştı.Büyüklerimin mezarlarını ziyaret etmem için bir gece beklemeliyim.Fotoğraf makinem hazır sabahı iple çekiyorum. Köyünü uzun zamandır göremeyenler olduğunu biliyordum.Sabah kalkınca ilk işim çevreyi gezerek kamera ve fotoğraf makinesi ile koyumüzü görüntülemek oldu.Sizlere bu görüntüleri sunabildim, bana kalan ise köyde geçirdiğim bir kaç günün anılarıydı.
Dedemin kız kardeşi Fidan AYDOĞAN'ın mezarı.
Erzincan'a 88 km uzaklıkta, 1592 km² yüzölçümlü Tercan ilçesinin nüfusu 1997 yılı nüfus sayımına göre 31.430'dur.Eski bir tarihi olan ilçe, Urartular ve Asurlular'ın etki alanı içinde kalmıştır. Tercan, daha sonraları sırasıyla Medler'in, Persler'in, İskender İmparatorluğu'nun, Araks Devleti'nin ve Roma İmparatorluğu'nun egemenliğine girdi. Malazgirt Savaşı'nı izleyen dönemlerde, Mengücek Beyliği'nin yönettiği yöre, sonraları Eretna Beyliği'ne bağlandı. Timur'un saldırılarına da uğrayan Tercan, uzun bir süre Akkoyunlular'ın yönetiminde kaldı.
Otlukbeli Savaşı'ndan (1473) sonra Osmanlı İmparatorluğu'na katıldıysa da, Akkoyunlular Tercan'ı, bir süre için geri aldılar. Tercan, Kanuni Sultan Süleyman zamanında kesin olarak Osmanlı egemenliğine girdi.
TARİHİ -TURİSTİK YERLER
Çadırkaya bucağında Çadırkaya tepesi, Konarlı köyünde Şirinli kale, Esenevler köyünde Şirinkayalar mağaraları, Üçpınar köyünde Vank kilisesi, yörenin ören yerlerindendir.
Kadın Hükümdar Mama Hatun ve Külliyesi
Saltukoğulları Hükümdarı II. İzzettin Saltuk'un kızı olan Mama Hatun, 1191 yılında Saltukoğulları Beyliği'nin hükümdarı olmuştur. Eyyubiler'in Ahlat'ı kuşattıkları sırada çevre beyliklerine ait ordularla, Ahlat'a yardıma giden Saltuklu kuvvetlerinin başında bulunmaktaydı.
Hükümdarlığının ilk yıllarındaki durumu açıklık kazanmamış olmakla beraber, yeğenlerine karşı kararlı ve güçlü bir şekilde mücadele ederek 10 yıl hükümdarlığını sürdürmüştür.Mama Hatun'un Mısır ve Suriye Meliki El Adil'den kendisine uygun soylu biriyle evlenmesi konusunda istekleri gerçekleşememiş, kadın hükümdar olmanın güçclükleri nedeniyle siyasi yaşamından ayrılmıştır.
Onun daha sonraki yıllarda nasıl yaşayıp, kaç yaşında öldüğü bilinmiyor. Ancak, hayatının son yıllarını Tercan'da geçirmiş olması ve buradaki türbede defnedilmesi ile Tercan, bir süre onun adıyla anılmıştır. Bu soylu kadın hükümdar, Tercan'da Orta Çağ Türk mimarisinin en ilginç ve önemli eseri kervansaray, hamam, mescit ve kendi türbesinden oluşan büyük bir külliye inşa etmiştir.
Mama Hatun Türbesi: Saltuklu dönemine ait olan türbenin, 1192 yılında ölen Saltuklu Erzurum sahibesi Mama Hatun için yaptırılmıştır. Mimari Ahlatlı Ebul-nema bin Mufaddalü'l-Ahval'dir. Türbe, dairesel planlı mimari özelliği ile Anadolu türbe mimarisi içindeki tek özgün eser olarak dikkat çeker. Türbe kapısı üzerinde bulunan 5 kitabenin dördünde Kur'an'dan alınan ayet, Hazret-i Muhammed ile 4 Halifenin adları, birinde ise mimarın adı yazılıdır. Ortadaki sivri külahlı kümbet, kimi ayrılııkları dışında, genel çizgileriyle Ahlat kümbetlerini andırmaktadır. Sarımsı kesme kireç taşından inşa edilen yapı, iki bölümden oluşur. Ortadaki kümbet ve çevresinde 2.50 m kalınlığında dairesel duvarla çevrilmiştir. Çevre duvarı, içten 11 nişlidir. Bu nişlere Mama Hatun'un yakınlarının sandukaları yerleştirilmiştir.
Mama Hatun Kervansarayı, Hamamı ve Mescidi:Yapım kitabesi bulunmayan kervansarayın 13. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. T.Erdoğan Şahin; A.Tevhid ve Ravendi'yi kaynak göstererek yapının 13. yüzyılda inşa edildiği görüşündedir.
Türbenin 30 m doğusundadır. Onarımlar nedeniyle özgün biçimini yitirmiştir. Yakın bir geçmişte çevre düzenlemesi ile birlikte restorasyonu yapılmıştır. Ana hatlarıyla Osmanlı kent hanları planındadır. Sarımsı renkte, düzgün kesme kireç taşı ile inşa edilmiştir. Çevre duvarı konik çatılı 16 silindirik yarım kuleyle desteklenmiştir. Doğuda sivri kemerli taçkapı vardır. Girişin sağ ve solunda dikdörtgen planlı mekanlar sıralanır. Ortada üstü açık avlu, kuzey ve güneyinde yük hayvanları için uzun ahırlar ve bir dizi hücre bulunmaktadır. Planı ve mimari özellikleriyle 12. yüzyıl sonunda yapıldığı sanılmaktadır.
Kervansarayın kuzeydoğu köşesinde yer alan Mama Hatun Hamamı, kitabesi olmamakle birlikte kervansarayla aynı zamanda yapıldığı sanılmaktadır. Orijinal özelliklerini oldukça yitirmiştir.Külliye içerisinde bulunan ve Evliya Çelebi'nin sözünü ettiği mescit, I. Dünya Savaşı'nda yıkılmış, daha sonra yerine bir cami inşa edilmiştir.
Kötür Köprüsü:Tuzla suyuyla, Karasu'nun birleştiği yerdedir. Tümüyle yontma taştan olan yapının, günümüze yalnızca ayakları kalmıştır.
Pekeriç Kalesi (Çadırkaya):İlçenin Çadırkaya beldesinde bulunmaktadır. Yaklaşık 100 m yüksekliğinde doğal kayadan oluşmaktadır. Kayaya oyulmuş odalar, merdivenler, sarnıçlar bulunmaktadır. Surlardan günümüze çok azı gelebilmiştir. Kalıntılar buranın çok eski bir yerleşim alanı olduğunu göstermektedir.
Abrenk (Vank) Kilisesi:Üçpınar köyü yakınlarındaki Vank dağının güneydoğusunda, çukurca bir alan içerisindedir. Giriş kapısının üzerinde 1854 tarihi yazılıdır. Kilise ile birlikte bir şapel ve iki adet dikili taş bulunmaktadır. Bu taşlar, mimarisi ve bezemesiyle dikkat çekici olup, 12. yüzyıldan sonra Selçuklu Beyi Nasurettin dönemiyle tarihlenen kitabeleri taşırlar.
Kefrenci Tapınağı:İlçenin Oğulveren köyündedir. Bezemeleri önem taşımaktadır. Yapı, Pers özelliğine sahiptir.
Oklu Baba:İlçeye 20 km uzaklıkta, Çadırkaya beldesinde bir tepe üzerinde bulunan mezarlık, savaşta ok ile şehit düşen bir ermişe ait olduğu söylenir.
Ağ Baba:İlçeye 15 km uzaklıkta Akyurt köyünde, Ağaçlık ve sulak bir mesire yeridir. Yöre halkı tarafından kutsal sayılan bu yer, ziyaret edilmekte ve kurban kesilmektedir.