KOÇGİRİ OLAYI
Konuk:Baki Öz
Tarih:16.11.1999
Sevgili
dinleyiciler bu hafta konuğumuz tarihçi yazar Sayın Baki Öz’le birlite
“Koçgiri Olayı”nı işleyeceğiz.
Sevgili
dinleyiciler, Baki Öz 1949 Erzincan,Çayırlı Eşmepınar Köyü doğumlu. İlkokulu
Eşmepınar Köyünde, Ortaokulu ve Liseyi Erzincan’da bitirmiş. Daha sonra İstanbul
Atatürk Eğitim Enstitüsü’nde Sosyal Bilimler bölümünü, onun ardından da Anadolu
Üniversitesi’nde Tarih bölümünü bitirmiş. Bugüne değin 15 kitabı yayınlanan Baki
Öz emekli öğretmen olarak yine yoğun bir şekilde araştırmalarını
sürdürmektedir.Son kitabı “Belgelerle Koçgiri Olayı” Can Yayınlarından
çıktı. Baki Öz’ün diğer kitaplarından söz etmek gerekirse; Örneğin Atatürk’ün
Düzeni, Atatürk’ün Anadolu’ya Gönderiliş Olayının İçyüzü, Alevilikle ilgili
Osmanlı Belgeleri, Atatürk’ün Düşünce Yapısının Oluşumu”, “Aleviliğe İftiralara
Cevaplar, Alevilik Tarihinden İzler, Bıçağın Sırtında Siyaset, Hacı Bektaş
Veli’nin Fevait’i, İslam Dünyası ve Kemalizm, Kurtuluş Savaşında Alevi
Bektaşiler, Alevilik Nedir, Bektaşilik Nedir, ve Ant Yayınları’ndan “Osmanlı’da
Alevi Ayaklanmaları” kitaplarını saymak mümkündür. Gerçekten “Koçgiri Olayı”
yakın tarihimizde çok bakir konulardan birisiydi. Bununla ilgili bir kitap
çıkmıştı. Fakat broşür şeklinde yetersiz bir çalışmaydı. Baki Hoca’nın kitabı
ister tezlerini benimseyenler için, isterse benimsemeyenler için geniş kaynağa
dayalı önemli bir araştırma kitap.
Biz bugün
hazırladığımız soruları hocamıza yönelteceğiz. O da kitaptan hiç değilse
başlıklar itibariyle bizim sorularımızı yanıtlayacak.
C.Ş.:Hocam, hoşgeldiniz.
B.Ö.:Hoşbulduk,
Cemal Bey.
C.Ş.:
Kitabınız gerçekten çok önemli bir konuyu irdeliyor. Bu nedenle size çok
teşekkür ediyoruz. İyiki böyle bir kitap yazdınız. Yakın tarihimizde “Koçgiri
Olayı” denince; bırakalım bir kitap yazmayı kimsenin üstünde konuşmak bile
istemediği bir konu. O nedenle de Cumhuriyet Tarihi’nde Koçgiri denince bizde
size bu Koçgiri toplumunun nerden geldiğini, Koçgiri’nin kısa tarihini,
arkasından da Koçgiri’lerin kim olduğunu, örneğin Koçgiriler Kürt mü, Zaza mı,
Türk mü ya da başka bir etnik kimlikten mi? Koçgiri aşiret mi, Koçgiri dinsel
bir ayrım mı, sosyolojik bir ayrım mı, yani ırksal bir ayrım mı?Dede Ocağı mı,
Dede Ocağı değilse aşiretse hangi dede ocağına bağlı bu konularda bizi
bilgilendirirseniz çok seviniriz hocam.
B.Ö.:Cemal Bey, özellikle böyle bir konuya zaman ayırdığınız ve bize radyodan
seslenme imkanı verdiğiniz için size çok teşekkür ederim. Radyo dinleyicilerine
de burdan sevgi ve selamlarımı iletiyorum.
Evet,
belirttiğiniz gibi “Koçgiri Olayı” Cumhuriyet tarihinde, yakın tarihte
oldukça ham ve bakir konu. Ders kitaplarında Koçgiri ile ilgili birkaç satırlık
bilgiye rastlarsınız. Hatta Genel Kurmay Başkanlığı’nın yayınladığı “İç
İsyanlar” başlıklı kitapta bile 1964’de derlenen bir takım bilgiler daha
sonraki bir yayınında olduğu gibi konmuş. Yani yeteri kadar belge, bilgi bulup
insanlar bu konuda yeteri kadar aydınlatılamamış. Tabii bu konudaki çalışmalarda
yapılmamış. Siz de vurguladınız. Komal yayınlarının yıllar öncesinde çıkan bir
broşürü vardı. Hala da belki insanların elinde sadece o belge var. Onun ötesinde
Koçgiri Olayını aydınlatacak hiçbir belge, bilgi ve çalışma yok. İnsanların bu
konuda açlık hissetmeleri ve bir bilgi istemi içinde olmaları bizi bu konuda
araştırma yapmaya itti. Ben mevcut bölgeleri de biraz da zorlayarak birtakım
yerlerde olan gizli belgelere de ulaşarak kaynak taraması da yaparak bu olayı
ilk kez nitelikleriyle yani kronolojik bir olay olarak değil, yani olayın
tarihsel ve kronolojik yanının ötesinde olayın karakteristik yapısını da
aydınlatmaya, “Koçgiri Olayı” kitabımda çalıştım.
Tabii
takdir gene de okurların olacaktır. Efendim, Koçgiriler kim, nereden gelmişler.
Özellikle ona bir bakalım. Koçgiri bildiğiniz gibi bir aşiret. Ama bir aşiret
değil, aşiretler federasyonu, konfederasyonu. Yani bir aşiretler topluluğu, bir
boylar topluluğu niteliği taşıyor. Ve bugün iki temel ilçede hakimler.
Erzincan’ın Refahiye ile ki bu Kemah’a, Divriği’ye kadar da az çok yansır. Ötede
Sivas’a bağlı İmranlı İlçesi. Bu iki ilçe temel nokta ama Sivas’a doğru Zara’ya
kadar da bu aşiretin genişlediğini ötede Kemah’a kadar Sivas’ın Divriği’ye kadar
Divriği’nin bir bölümünü de içine aldığını biliyoruz. Koçgiri Aşireti köken
olarak Dersim aşiretler grubundandır. Yani kendi bağlamında bu dediğim bölgede
Erzincan ve Sivas’ın bir bölümünü içine alan bu Koçgiri bölgesindeki bölgeye de
adını vermiştir. Koçgiri aşireti bir boylar birliği, bir konfederasyondur. Yani
bir çok aşiret bağlıdır. Åma öyle olmasına karşın Dersimli aşiretler
grubundandırlar. Bu bölgeye gelişleri yani şöyle söyleyeyim, Osmanlı Mühimme
defterlerinde çok eski tarihlere kadar Koçgiri’nin adına rastlıyoruz. Vergi
kayıtlarında 1360’lı 70’li yıllardan itibaren Koçgiri bölgesi vergi kayıtlarına
geçmiş, vergi ödemiş. Gene Osmanlı muhasebe defterlerinde 1530 tarihi baz
alınarak hazırlanan bir muhasebe defterine dayanılarak hazırlanan haritada
Koçgiri adı geçiyor. Yani 1530’larda Koçgiri adı var. Daha gerilere
götürdüğünüzde 1360’lara kadar Koçgiri adına rastlıyoruz. Bu aşiret, bu bölge
Osmanlıya vergilerini ödemişler. Bunu da vergi kayıtlarından anlıyoruz.
C.Ş.:
Hocam, dil olarak Zazaca mı, Kurmançca mı, Kırdaşça mı konuşuyorlar?
B.Ö.: Ona
geleyim. Efendim Koçgiri aşireti dediğim gibi Dersim bölgesi aşiretler
grubundan, yani bahsi geçen bölgelere Dersim’den gelmişler. Hem halkın
anlatımı, hem belgeler bunu doğruluyor.
C.Ş.
eki
Hocam Dersimli deyince; Türk mü, Kürt mü, Zaza mı, Çünkü halkı köken olarak
Dersimli diyorsunuz. İzol aşiretinden diyorsunuz. Burda anlatılmak istenen ne?
B.Ö.:İzol
Aşireti’ne dayanıyor. Şeyh Hasan aşiretine dayanıyor. Böylece Dersimli aşiretler
grubuna dayanıyor. Efendim Dersim bölgesini aslında taa Asya’ya kadar götürmek
gerekir köken olarak, oralara kadar götürmek gerekir. Biz Koçgiri’nin izlerine
Asya’da, Orta Asya’da rastlıyoruz. Karahanlı boyları içerisinde Koç kökenli, koç
kelimesine dayanan boylar var. Ve boyların alt grupları oymaklar var. Mesela
Karahanlı grubu içersinde Koçurgalılar boyları vardır. Hala da var bu
Koçurganlar. Koçurganlar efendim Asya’dan Anadolu’ya doğru çeşitli göçlerle
geliyorlar. Onun detayına girmeye gerek yok. Gelen bu boylar özellikle Dersim
bölgesine yerleşiyor Dersim bir bakıma birikim noktası. Dersim çeşitli bölgelere
Erzincan’a, Erzurum’a, Sivas bölgesine göç veriyor. Ve oradan Sivas’ın,
Erzincan’ın belirttiğim bölgelerine bu boylar geliyor yerleşiyorlar. Asyalı
dedim ben. Karahanlı boyları içerisinde Koçurganlar adını alıyorlar. Hala da bu
boyların kalıntıları var bu boylar Türk kökenli.
C.Ş.
eki
bu dili sonradan mı öğrenmişler?
B.Ö.:Tabii dili sonradan öğrenmişler. Cemal Bey siz de bir antropolog olarak,
sosyolog olarak bu olayı çok iyi bilirsiniz. Dil hiçbir zaman belirleyici
değil. Bugün Türk kökenlidir. Almanya’da doğmuştur. Almanca bilir. Türkçe
bilmez. Buna hiçbir zaman Alman diyemezsiniz. Aynı kökenden işte
kardeşten gelen aileler. Bunu kendi ailelerimizde de görüyoruz. Biri Zazaca ya
da Kürtçe konuşuyor. Diğeri bir başka köye yerleşmiştir. O bölgede Kürtçe
yoktur. Türkçe konuşuyor. Yani dil kesinlikle belirleyici değil. Bu bölgenin
halkı Kurmançca konuşuyor. Yani Koçgiri bölgesinin halkı Kurmançca konuşuyor.
Ama Kurmançca konuşmaları onların bir Kürt boyu oluşunu kanıtlamaz. Zaten
Osmanlı kaynaklarına baktığımızda, bu aşiretlerden bahsediliyor. Osmanlı
belgelerinde var. Adları geçer. Ve ekrat boyları olarak ekrat taifesi olarak
belirtilir. Ekrat taifesi Osmanlı dilinde konar göçer, henüz konar göçerliği
bırakmamış, Kürtleşmiş Türk boylarının adıdır. Türkmen taifesi der, Kürt
taifesi der. Belirtir böyle Kürtleri Kürt taifesi olarak. Osmanlı vergi
kayıtlarına, tapu kayıtlarına böyle geçmiştir. Ama Türk iken Kürtleşenlere
ise Ekrat boyları, Ekrat taifesi der.
C.Ş.:Ekrat Türkmeni.
B.Ö.:Evet
ya da Ekrat Türkmeni der.
C.Ş.:Çünkü defterlerde rastlıyoruz.
B.Ö.:Evet, vergi defterlerinde, muhasebe kayıtlarında rastlıyoruz. Şu noktaya
da izin verirseniz deyineyim. Şimdi biliyorsunuz Koçgiri’ler hayvancı bir
toplum. Gerek geldikleri yer olan Dersim’de gerek geldikleri ana merkez bölgede
yani Hazar Denizi bölgesini alalım. Gerek Koçgiri bölgesi hayvancı bir toplum.
Hayvancılıkla ilgilenmişlerdir. Hayvancı toplumlar mutlaka boylarına hayvan
figürleri damgalar verdikleri gibi, boy adları olarak da hayvan adları alırlar.
Hatta bütün söylencelerde hayvan üzerine kuruludur. Mesela böyle devlet adları
da var. Bir Karakoyunlular.
C.Ş.:Evet. Akkoyunlular.
B.Ö.:Akkoyunlular, Karakoyunlular gene öyle. Bugün Dersim’in hangi yöresine
giderseniz gidiniz koç başlı mezar heykellerine rastlarsınız. Koçgiri bölgesinde
de koç başlı mezarlar oldukça hakimdir. Bu da onların kökeninin nerelere kadar
gittiğini; yani hangi etnik boya dayandığını yani Türk kökenli olduklarının bir
kanıtıdır.
C.Ş.:Baki
Hoca şimdiye kadar Koçgiri tarihini kısaca anlatmaya çalıştı. Şimdi ise sevgili
dinleyiciler, Cumhuriyet tarihinde “Koçgiri Olayı” olarak geçen olay
üzerinde durmak istiyoruz. Koçgiri Olayı, Baki Bey’in kitabından öğrendiğimize
göre 1920 Eylülü ile 1921 Haziranı arasında Ulusal Kurtuluş Kuvvetleriyle
Koçgiri’deki aşiret beyleri arasında geçen bir olay. Şimdi Baki Bey, bizi bu
konuda aydınlatacak, 1. kısımda kendisi Koçgiri’nin Kürt olmadığını, Türk
olduğunu, Kürtçe’yi ya da Zazaca’yı daha sonra öğrendiklerini ifade etti.
Sevgili
dinleyiciler, siz de biliyorsunuz. Ulusal Kurtuluş Savaşı emperyalizme karşı,
feodalizme karşı, şeriata karşı, hilafete karşı bir ulusal kurtuluş mücadelesi
idi. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının önderliğinde verilen mücadelenin esas
karakteri buydu. Gene biz genel konum itibariyle de biliyoruz. Aleviler’de laik
Cumhuriyeti Mustafa Kemal’in mücadelesini (Kuvay-ı Milliye’nin) başından sonuna
kadar yanında yer aldılar. Kurtuluş Savaşı’na iki toplumsal güç karşıydı.
Bunlardan birisi; şeriatçı padişah yanlısı oluşumlardı. İkincisi de gene Uğur
Mumcu’nun şeriatçı Kürt ayaklanmaları diye ifade ettiği Kürt kökenli Şafii
ayaklanmalardır. Burda 15-20 civarında ayaklanmayı kastediyor çeşitli yazarlar.
Yani
Kurtuluş Savaşı’na iki güç karşı çıkmıştı. Birincisi şeriatçı Türk kökenli
ayaklanmalardı. Padişah yanlısı ayaklanmalardı. İkincisi şeriatçı Kürt kökenli
ayaklanmalardı. Aleviler’in genel konumu ise bunların ikisinin dışında
Atatürk’ün yanındaydı. Fakat bu kuralın istisnası iki olayla karşı karşıya
kalıyoruz. Birincisi Koçgiri Olayı. İkincisi de Dersim Olayı. Biz
Dersim Olayı’nı geçen hafta diğer araştırmacı arkadaşla dilimiz döndüğünce
konuşmaya çalıştık. Bu haftada Kurtuluş Savaşındaki Koçgiri Olayını Baki Bey’le
irdelemeye çalışacağız. Baki Bey’in anlattıklarından yaptığımız çıkarsamaya göre
Koçgiri Aşireti Kürt değilse o zaman Koçgiri Olayını incelediğimizde
karşımıza bir Nuri Dersimi çıkıyor. Bir de Alişir çıkıyor. Şimdi hocadan
Nuri Dersimi’nin ve Alişir’in kimliğini elbette anlatmasını istiyoruz. Merak
ediyoruz. Onun ötesinde de gene Hoca’nın kitabından öğrendiğimize göre;
kitabınızın 96-97. sayfalarında “Koçgiri Olayı”na “Kürt bağımsızlık
savaşı” deniyor. Seyit Rıza’nın Ağdat konağının karşısındaki Tujik dağına
Kürt bayrağının çekilmesinden söz ediliyor. Ümraniye’de Kürdistan bayrağı
çekildi deniyor. Gene Kangal’da Hüseyin Abdal türbesinde Aleviler’le birlikte
Kürdistan’ı kurmak için yemin ettiriliyor. Silahlı mücadele kararı alınıyor. Bu
ve benzer şeyler örneğin Alişir kimdir?Ne yapmak istiyor. Haydar Bey kimdir?
Haydar Bey’in sizin kitabınızdan İmranlı’da bir dönem bucak müdürü olduğunu daha
sonra Divriği Kaymakamı olduğunu; Alişan Bey’in Refahiye kaymakamı olduğunu,
Mustafa Kemal’in Alişan Bey’e milletvekilliği önerisinde bulunduğunu, onun kabul
etmediğini öğreniyoruz.
Baytar
Nuri’nin Kürt Teali Cemiyetinin üyesi olduğunu, öğreniyoruz. Baytar Nuri’nin
Kürt Teali Cemiyetinin üyesi olduğunu, Baytar Nuri ile Kürt Teali Cemiyeti
arasındaki ilişkinin ne olduğunu, Koçgiri ile bunun ne ilişkisi olduğunu; yine
kitabınızda Alişan ve Haydar Beyler için “Osmanlı padişahlığına bağlı
olduklarını kastederek “Sonunda Mustafa Kemal ve hareketini bir türlü
içlerine sindiremediler”diyorsunuz. Mustafa Kemal’in derebeyliğe karşı oluşu,
ulusal devlet kurma anlayışı bu konuda etken olsa gerek” diyorsunuz. “Koçgiri
Olayına bölgenin tümü katılmak istememiştir. Çoğunu Alişan ve Haydar Beyler
baskı yöntemleriyle ayaklanmaya zorlamışlardır” diyorsunuz. Yine bir not düşmek
istiyorum. “II. Abdülhamit döneminde paşalık verilen Mustafa Paşa’nın
oğullarından Alişan ve Haydar Beyler aşiretin başındaydılar” diyorsunuz. Yani
burda bir taraftan da Koçgiri Olayındaki bu aşiret beylerinin Aleviler’in genel
olarak laik Cumhuriyete aldıkları tavrın dışında bir tavır aldıklarını
görüyoruz. Hocam bunları nasıl yorumluyorsunuz. Fakat isterseniz cevaplamaya
geçmeden önce bir dinleyicimiz hatta, onun sorusunu da alalım, öyle cevaplayın.
C. Ş.:
Buyrun Turan Bey.
Dinleyici:İyi günler Cemal Bey. Cemal Bey ben sizin dediklerinizin hepsine
katılıyorum. Yalnız Koçgiri’ye gittiniz mi, yahut Hocamız Koçgiri’ye gitti mi?
C.Ş.:Ben
gittim. Hocamıza da soralım.
Dinleyici:Ben Koçgiriliyim. Koçgiri’nin Beko’lar köyündenim. Bizim derneğimiz
var Okmeydanı’nda. Arpayazı Köyü diye. Köyümüzün ismi değişti. Yani Koçgiri ismi
de değişildi. Aslında Koçgiri değil, Koçgölü.
B.Ö.:Söylenceye göre öyle oluyor.
Dinleyici:Bugün Munzur dağ mıdır?Munzur dağ değil. Siz de bilirsiniz. Orası da
Koç gölü. İsim öyle gitmiş.
C.Ş.:Turan Bey, sorunuz?
Dinleyici:Yani bunlar doğru öğrenilsin. Koçgiri Kurmançi mı diyorsunuz siz?Biz
Pir Sultan soyundanız. Baba Mansur soyundanız. Biz o ocaklara bağlıyız.
C.Ş.:Yani?
Dinleyici:Yani biz Kurmanci konuşuruz, ama biz Kurmanci değiliz.
C.Ş.:Neyiz efendim?
Dinleyici:Biz Aleviyiz.
C.Ş.:Aleviyiz de soy olarak?
Dinleyici:Alevi soyudur bunlar. Kurmanci nedir?
C.Ş.:Alevilik dinsel ayrım biliyorsunuz. Türk, Kürt, Zazalık da ırksal ayrım.
Dinleyici:Zazaca konuşuluyor. Ama Zaza da değil ki?
C.Ş.:Yani
Koçgiri Kürt mü, Türk mü?
Dinleyici:Koçgiri Kürt de değil, Türk de değil.
C.Ş.:Ne
peki?
Dinleyici:Alevidir.
C.Ş.:Alevilik başka efendim. Şimdi Alevi olduğunu kabul ediyoruz. O konuda görüş
ayrılığı yok. Şimdi Alevi olup da Arnavut olan da var. Alevi olup da Arap olan
da var. Ulus olarak, ırksal olarak nedir?
Dinleyici:Türktür tabii.
C.Ş.:Oldu
efendim, çok teşekkürler.
Dinleyici:Ben biraz daha birşeyler söyleyeyim. Koçgiri’in yeri ziyarettir. Yani
tapınağı vardır orda. İki koç çıkarmış döğüşü. Bir rivayete göre öyle söylenir.
Kan revan içinde kalmışlar. Gene o göle atlar kaybolurlar. O göl duruyor
Koçgiri’de gelin görürsünüz. İyi günler. Başarılar dilerim.
C.Ş.:Çok
teşekkürler efendim. Sağolun. Evet hocam.
B.Ö.:Arkadaşımız olayın rivayet yönünü anlattı. Ben bu bir saat içerisinde
olayın o yönünü vermedim. Hatırlarsanız biraz önce bir şey söyledim. Hayvancı
toplumlar. Hayvancı toplumların aldıkları isimlerde dikkat ederseniz Türk
boylarında bu çok hakim. Hayvan adları hatta damgaları da ona uygun olur. Mesela
özellikle bizim halk arasında sudan aygırın çıktığı üzerine bir takım
söylenceler vardır. Erzincan’ın Esence dağının tepesindeki Aygır Gölü gibi,
aygır çıkmış. Birtakım bölgelerde hayvancı toplumlar olduğu için onun bir
varyantını, bir başka şeklini biz Koçgiri bölgesinde görüyoruz. Doğru, o
hikayeyi ben kitabıma da aldım. Ama bu kısa sürede vermek istemedim. Koç gölü
zamanla değişerek dil kurallarına göre Koçgörü, Koçgiri’ye dönüştü. Öyle böyle
ama bunların konar göçer hayvancı toplumlar oldukları ve kültürlerini onun
üzerine kurduklarını ve isimlerini oradan aldıklarını belirtmekte yarar var.
Arkadaşımız bizim söyleyeceklerimizi pekiştirmiş oldu.
Şimdi ben
zaman zaman çeşitli vesilelerle bölgeyi gezmiştim. Fakat böylesi bir amaçla
gezmedim. Fakat Koçgirililer’in İstanbul’da yaşayan pek çok insanlarıyla
görüştüm. Onlara teşekkürlerimi de iletmek isterim. Ben özellikle bir tarihçi
olarak arşiv belgelerine dayanarak vermeye çalıştım. Ama antropolojik yanını da
ihmal etmedim. Halka da sordum. Önsözümde de belirtiyorum bunu. Cemal Bey benim
söyleyeceklerimi gayet güzel özetlediniz. Şimdi birtakım kişiler biraz da
ideolojilerinin etkisinde kalarak isyan terimini, ayaklanma terimini sık sık
kullanırlar. Özellikle bugün birtakım çevrelerde Nuri Dersimi’den kaynaklanarak
bu olayı bir Kürt İstiklal Savaşı, bir Kürt İstiklal Mücadelesi, bağımsızlık
mücadelesi olarak verirler. Hala onun o kullandığı terimi kullanan bugün
birtakım Nuri Dersimi’nin izinde olan çevreler vardır. Ayaklanmadır, isyandır.
Ama ne olursa olsun olay bir başkaldırı olayı biçiminde, bir tepki olayı
biçiminde belli bir dönem olmuş ve Türkiye’nin tarihinde yerini almıştır bu
olay. Şimdi bu olayı siz gayet güzel karekterize ettiniz. Aleviler özellikle
Milli Mücadele’de Mustafa Kemal yanlısı Kuvay-ı Milliye’nin içinde yer
alıyorlar. Ve Kuvay-ı Milliye’nin omurgasını oluşturuyorlar. Ve ileride
Cumhuriyetin kurulmasında da bu aktif rollerni sürdürüyorlar. Ne oldu ki bizim
Koçgirililer bu olaya ters bir tavır takındılar.
Tabii
Dersim olayı çok sonraki yıllar. Onu daha sonraki bir kategoriye aslında
sokabiliriz. Bu Aleviler’in genel tutumu değil. O bölge insanı mezhep olarak
Alevi iseler de biz deme fırsatını bulamadık, arkadaşımız belirtti.
Koçgiri’lilerin özellikle bağlandıkları Alevi Ocağı Baba Mansur Ocağı’dır. Yani
Koçgirililer Baba Mansur talipleridirler. Fakat nasıl oldu da Koçgiri insanı
böyle bir olayın içinde yer aldı. Türkiye’nin en zayıf olduğu dönemde, milli
mücadele vermesi gerektiği bir dönemde, ulusal birlik ve bütünlüğe büyük
gereksinim duyduğu bu dönemde ve Alevi Bektaşilerin de bu milli mücadele
hareketinde çok aktif olarak yer aldıkları bir dönemde, Koçgirililer farklı bir
çizgi izliyorlar. Farklı bir tavır ortaya koyuyorlar. Bu onların Alevi kökenli
oluşundan kaynaklanan tavırları değil. Ben kitabımda bunu çok ayrıntılarıyla
altını çizerek verdim. Bir aşiret hareketi bu. Aşiret hareketi ama yönlendirme
var işin içinde. Yönlendirmede Alevi güdüsüyle bir yönlendirme değil. Kürtlük
güdüsüyle bir yönlendirme. Yani onların Kürtlük yanından yararlanmışlardır.
İstanbul merkezli 1918’lerde kurulan Kürt Teali Cemiyeti vardır. Kürt Teali
ve Teavvüm Cemiyeti Şeyh Seyit Abdülkadir o zaman başında. Bunlar İngiliz
yanlısı bir politika izliyorlar. Tabii devre devre birtakım farklı görüşleri
de vardı. O dönemki Seyit Abdülkadir’in başında olduğu Kürt Teali Cemiyetinin
amacı Osmanlı Devletine bağlı, Osmanlı Devletinin içerisinde bir özerk
Kürdistan kurmaktı. O dönemler Koçgiri aşiretinin başındaki Mustafa Paşa’nın
Abdülhamit devrinde saraya olan ilişkisi, bunların ayrıntısına girmiyorum.
Kendisi Erzincan’a çağrılarak kılıç kuşandırılıp Paşalık veriliyor. Bunu
o bölge insanları bilirler. Oğulları eğitim görüyorlar. Biliyorsunuz
Abdülhamit’in Kürt ağalarının çocuklarını alıp okutma ve daha sonra kendi
hizmetinde kullanma gibi bir politikası vardı. O politikaların ürünü olarak
bu kardeşler de İstanbul’a alır zaman zaman eğitimden geçiriliyorlar. Zaten
özellikle aşiret liderleri eğitim görmüş insanlar Alişan ve Haydar Beyler de
böyle bir eğitimden geçmiş ve sarayla bağı olan insanlar. Alişan Bey
özellikle Kürt Teali Cemiyeti çerçevesinde örgütleme yapması için
gönderiliyor. Geliyor. Kardeşi Haydar beyi de bu alanda görevlendiriyor ve
hemen bu bölgede çalışmaya başlıyorlar. Şimdi sizin asıl sorduğunuz olaya
geleyim. O dönemde halk arasında Baytar Nuri adıyla geçen Veteriner, binbaşı o
dönemler, Nuri Dersimi ki kitapları var, biliyorsunuz. Anılarını kitaplaştırdı.
Onlar da Kürt Teali Cemiyeti çerçevesinde Baytar Nuri de onun tarihlerini pek
tespit edemedik. Bazı zorluklarımız oldu. Alişan Bey’le beraber bu bölgeye
geliyorlar. Ve teorisini Baytar Nuri hazırlıyor. Çünkü ne Alişan Bey’de ne de
Haydar Bey’de olayın teorisi yok. O bölgede bir Kürt örgütlenmesi yapılıyor.
Kürt Teali Cemiyeti çevresinde bu örgütleme çalışmasını yapıyorlar. Ve bölgedeki
aşiret reislerini, ağalarını bu örgütlemenin içine çekiyorlar. Hemen hemen
hepsini Kürt Teali Cemiyeti’nin üyesi haline getiriyorlar. Alişir çok iyi bir
ajitatör. Hem Kurmançca, hem Zazaca konuşabilen. Fakat Zazacası oldukça
yetersiz. Bu nedenle de Dersim bölgesinde çok etkili olamıyor. Kürtçesi çok iyi.
C.Ş.:
Şimdi hocam Alişir başka, Alişan başka.
B.Ö.:Alişan Mustafa Paşa’nın oğlu Alişir başka. Demin de belirttiğim gibi çok
iyi Kürtçe konuşabilen bir halk şairi. Kürtçü yanı oldukça ağır basan biri.
C.Ş.:
Nuri Dersimi Dersim kökenli. Alevi kökenli. Alişir kim? Nerden gelme?
B.Ö.:Alişir de Dersim kökenli olmasına rağmen, Alişan ve Haydar Beylerin babası
Mustafa Beyin, katipliğini yapıyor.
C.Ş.:O da
Alevi kökenli mi?
B.Ö.:
Tabi, tabi. Alevi kökenli. Ama birtakım bildirilerde imzalarını Seyit olarak
atıyor. Ama Seyit filan değil. Yani Alevilik motifinden yararlanmak istemiştir.
Mustafa Paşa’nın ölümünden sonra da Alişan ve Haydar Beylerin hizmetinde
kalıyor, katipliğini yapıyor.
C.Ş.:Alişan Bey ve Alişir Bey’den birisinin Alevi olmadığı, Şafii olduğu, o
bölgeye gelip yerleştiği söyleniyor. O hangisiydi Hocam.
B.Ö.:Açıklayayım. Haydar ve Alişan Beylerin babasıMustafa Paşa. Yani Abdülhamit
döneminde kılıç kuşandırılıp paşalık rütbesini alıyor. Ve Mustafa Paşa oluyor,
Mustafa Paşa’nın babası Alişan Bey. Biz de gelenektir ya dedenin ismi sonradan
torunlara verilir. Alişan Bey Elazığ Palu’lu, Semik Deresinden. Orada Sunni,
Şafii olarak biliniyor. Fakat çeşitli nedenlerle bu göçler nedeniyle vs. bu
bölgeye, yani Koçgiri bölgesine geliyor. Koçgiri bölgesine geldiği zaman Koçgiri
bölgesi tümüyle Alevi. O bölgede o toplumun genel inancının dışında tabi ki
olamazsınız. Bu bölgede özellikle Baba Mansur Ocağı Alişan Beyin oğlu Mustafa
Beyi Alevileştiriyor. Ve bu aile Baba Mansur talibi oluyor. Bizim konumuz
olan Alişan ve Haydar Beyler ise Mustafa Bey’in oğulları. Alişir’le kesinlikle
karıştırmayalım. Daha sonra Dersim’de faaliyetini sürdürecek Seyit Rıza’nın
katipliğini yapacak ve 1937’lerde de öldürülecek.
C.Ş.:
Hocam bir dinleyicimiz var. Buyrun Yalçın Bey.
Dinleyici: İyi günler efendim. Ben konunuza başka bir şey eklemek istiyorum. Ben
aslen İmranlı’lıyım. Koçgiri bölgesinden. Fakat sizin anlattığınız Hocamızın
kitabını, okumadım. Söylemek istediğim başka bir şey var. Mustafa Paşa,
Koçgirili değildir efendim. Mustafa Paşa Kars’tan gelmedir. Karslı’dır kendisi.
Alevi olup olmadığı da kesin değildir.
C.Ş.:Evet, şimdi tam onu söylüyordu Baki Hoca. Palu’lu diyordu.
B.Ö.:Elazığ Palulu, Şemik Deresinden.
Dinleyici: Bir de başka bir şey var. Orda kaldıkları sürece Mustafa Paşa’nın
torunu Cemal Bey’e kadar o bölge halkına zulüm yaptığı biliniyor. Bu yapılan
ayaklanma da baskıyla zorla yaptırılan bir ayaklanmadır. Haydar Bey’in yaptığı
birşeydir.
C.Ş.:Bizi
aydınlattınız. Sağolun. Evet hocam, Yalçın Bey enteresan bir şey söyledi. Biz
Koçgiri olayını konuşurken biraz da korkarak konuşuyorduk. Yani sanki Alevileri
kötülüyormuş gibi, Kürtleri kötülüyormuş gibi bir havanın esmesinden de rahatsız
oluyorduk. Bizzat bu yöredeki insanlarımızın da arayıp teyit etmesi doğru yolda
olduğumuzu gösteriyor. Yalçın Bey diyor ki:“Mustafa Bey o bölgede ağaydı ve
zulüm yapıyordu.”
B.Ö.:Tabi
feodal ağa, aşiret reisi. Zaten olayı başlatanları da bir aşiret olayı olarak
alıyoruz. Ben onun genel karakteristik yanını çizeyim. Bu olay bir Alevi
hareketi değil. Her ne kadar Koçgiri Olayı Alevilik motiflerinden faydalansa da
halk Alevi kabul. Halk Alevi olduğu için biraraya gelen bu aşiret reisleri
Alevilik motifinden yararlanma yoluna gitmişlerdir. Yani Kangal yöresindeki
Hüseyin Abdal Tekkesi’nde ilk toplantılarını yapmaları gibi. Aşiret
reislerinden söz almaları gibi. Ant içmeleri gibi. Ortaya güya Zülfikar koyma
gibi. Zülfikar üzerine yemin etme gibi. Bunlar Alevilikte saygınlığı olan
şeyler. Yeminde esas olan şeyler. Demin belirttiğim gibi Alişir’in Seyit
olmamasına karşın gönderdiği birtakım yazılarda Seyit ünvanını kullanması gibi.
Bunlar hep Alevilik motifini kullanma. Ama olay hiçbir zaman Alevi hareketi
değil. Zaten aşiretlerin tümü de katılmadı. Aynı aşiretin bütün halkı da
katılmadı. Bunu hem bölge halkı biliyor, hem de Genelkurmayın belgelerinde de
var.
C.Ş.:
Hocam bir dinleyicimiz daha var. Alo buyrun efendim.
Dinleyici:İyi günler. Ben bir şey konuşmak istiyorum Benim babam da o aşiretten
olduğu için bazı şeyler saptırılıyor. Yok, biz Kürt değiliz. Biz Aleviyiz, Kürt
değiliz ama. Yani bu yöreye gelmişler bir dili öğrenmişler. O dili öğrendikleri
için Kürt diyorlar. Dedelerimiz Orta Asya’dan Koçgiri Gölü’ne gelmişler. O
gölden iki tane koç çıkmış ve o adı ordan almışlar. Biz Aleviyiz ve Türkmen
olarak gelmişiz bu topraklara. Asıl Türk olan bizleriz. Bizi dinlediğiniz
için teşekkür ederim.
C.Ş.:Biz
de çok teşekkür ederiz. Hocam Kurtuluş Savaşı’nda Aleviler’in genel tavrının
dışındaki bu tavrı nasıl değerlendiriyorsunuz?
B.Ö.: Ben
kesinlikle Koçgiri Olayı’nın Alevilik nitelikli olmadığını, ama Kürt Teali
Cemiyeti tarafından o gün için Kürtleşme öğesinden yola çıkarak,
böyle bir örgütlenme görevi yapıldığını düşünüyorum. Bölgeye giden Alişan Bey ki
Kürt Teali Cemiyeti’nin üyesidir. Özelikle Nuri Dersimi ve Alişir tarafından
Olayın adım adım içine çekilir. Aşiret reisleriyle toplantılar yapılır. Ve olay
başlatılar. Ama belirttiğim gibi bütün aşiretler katılmaz. Aşiretlerin bütün
halkı da katılmaz. Hatta Kürt, Türk olayı da etken olduğu içn Türk kökenli
olanlar da katılmazlar. Sünni kökenli bazı aşiretler de katılmazlar. Yani olay
Kürt yanıyla ortaya çıkmasına rağmen aslında bir aşiret olayıdır.
C.Ş.:Hocam bir dinleyicimiz daha var. Alo!
Dinleyici:Cemal Bey iyi günler. Ben Kumkapı’dan Murat Yıldırım. Ben İmranlı’nın
Babil köyündenim. Yani Koçgiri dediğiniz o Alişan Beylerin Karargahı
Boğozören’deydim. Yani Babil ve Boğazören içiçe. Onlar yalnız o aşiretler,
Koçgiri’nin o reisi Alişan Bey, Mustafa Bey yalnız bizim köyde bir toprak
alamamış. Siz Osmanlı’yı anlattınız. Bunlar Osmanlı’dan daha fazla bizim
Koçgiri bölgesindeki o insanlara zulüm etmişler. Ailelerine tecavüz etmişler,
yerlerini almışlar. Bu insanlara Aleviler sizin biraz önce bahsettiğiniz
şekilde katlanmışlardır. Yoksa devlete Aleviler karşı çıkmamış. Bu Koçgiri
isyanı çok yanlış anlaşılıyor. Sizler iyi açıkladınız ama bu böyle kısa bir
programda olacak şeyler değil. Yani ordan insanlarımızın konuşmaması için
kiminin kulağını kesmişler. Bizim dedemiz anlatıyordu. Biz bunun detayını
biliyoruz. Ve bizde pek fazla döküman var bu konuda. Biz yaşadık. Ayrıca bizim
köyde koç heykeli var. Biraz önce Karakoyunlulardan bahsettiniz. Bizim köyde
Şarik Şiarin türbesi var. Bayram Dedenin türbesi var. O şeyler bizim köyde
mevcut. Şu anda var. Bizler Karakoyunlar vs.’den geliyoruz. Bunları
aydınlattığınız için çok teşekkürler.
C. Ş.:Biz
de çok teşekkür ederiz, katkılarınızdan dolayı.
Baki Hoca
net konuşmak gerekirse şöyle bir sonuç çıkıyor. Burda elbetteki hiçbir inanca,
hiçbir etnik kimliğe siz de ben de karşı değiliz. Herkese saygı duyuyoruz. Ama
olay nasılsa onun da adını koymak gerekir diye düşünüyoruz.
B.Ö.:Tabi
tabi olayı olduğu biçimde aktarıyoruz.
C.Ş.: Bu
nedenle son Murat Beyin dediği gibi Mustafa’nın babası Alişan Bey’in kimliği
sizin tezleri tamamen doğruluyor. Yani Palu’dan geldiği, Şafii olduğu.
B.Ö.:Evet.
C. Ş:Bu
şunun için önemli tarihte gerçekten Koçgiri Olayı derken sanki Aleviler’in
Cumhuriyete karşı bir başkaldırısıymış gibi algılanıyor. Bugün burada, bu
algılamanın doğru olmadığını, hem sizin kaynaklardan yaptığınız araştırmalardan
hem de bizzat bakın yöreden şu ana kadar 5 kişi aradı. Beşi de aynı şeyi
söylüyor. Yani ordaki insanların laik Cumhuriyete bağlı oldukları, Kuvayı
milliyenin yanında yer aldıkları, emperyalizme, feodalizme, onun yerli
işbirlikçileri olan şeriatçılara, hilafetten yana olanlara karşı olduklarını
ifade ediyorlar. Kurtuluş Savaşı gerçekten bu karakterdeydi. Ve Aleviler de bu
karakterinden dolayı Mustafa Kemal ve arkadaşlarının yanında yer alıyorlardı. O
zaman burdaki olayı sizin de ifade ettiğiniz gibi Koçgiri olayı ordaki halkın
genel bir eğilimi değil, Alişan Bey’in ve Haydar Beyin bir anlamda da
Osmanlı’dan gelen imtiyazlarını kaybetme korkusuyla yöredeki kendi güdümündeki
insanları Cumhuriyet Yönetimine karşı, Kuvay-ı Milliye’ye karşı, milli
mücadeleye karşı bir örgütlenmesi olarak görmek lazım.
B.Ö.:Tabii.
C.Ş.:O
nedenle de Koçgiri’deki olay Aleviler’in sahiplenmesi gereken bir olay değil.
Tam tersine Murat Bey’in de biraz önce dediği gibi “Bizim yaşlılardan
duyduğumuza göre Mustafa Bey Osmanlıyı aratmayacak zulüm yapıyordu” diyor. Bütün
bunlardan çıkarılacak sonuç gerçekten Koçgiri Olayı Alevilerin sahipleneceği bir
olay değil. Kürtler sahiplenir mi sahiplenmez mi bizi ilgilendirmiyor. Ama bu
fatura Alevilere mal edilmemelidir.
B.Ö.:Kesinlikle, kesinlikle.
C.Ş.:Evet
Hocam. Vaktimizin sonuna geldik. Sizden son cümlelerinizi alabilir miyiz.
B.Ö.:Efendim ortada bir devlet yok. Ortada doğru dürüst bir hükümet yok. İki
başlı bir Hükümet var o zaman. İstanbul Hükümeti, bir de Ankara’daki T.B.M.M
hükümeti. Bunun yarattığı boşluk. Bu boşlukta bir takım unsurlar çeteler
yararlanmışlar. Eşkiyalık yapmaya başlamışlar. İşte asıl bu Koçgiri Olayı’nı
hazırlayan ya da bu Koçgiri olayına malzeme olan bu tür olaylar. Mesela bir
Zara’lı Musto’nun Çulfaali Köyü Jandarma Karakolu’nu basması gibi. Paşo’nun
Kuruçay’a gönderilen cephaneye el koyması gibi. Mustafa Ağa’nın Kemah’ı basması
gibi. Alişir efendinin Kemdir baskını gibi.
C.Ş.:
Hocam kitabınız bilgilerle dolu. Ama vaktimizin sonuna geldik.
B.Ö.
ikkat ederseniz Cemal Bey bizi arayanlar programı tamamen dinlemedikleri
halde söyledikleri bizimkiyle aynı.
C.Ş.:
Gerçekten hiçbir program dinleyicinin düşünceleriyle bu kadar çakışmadı. Bu
kadar örtüşmedi. Efendim bugün Koçgiri Olayı’nı irdelemeye çalıştık. Haftaya
başkabir programda buluşmak dileğiyle, hepinize saygılar sevgiler.